Hakkımda

  



    Öncelikle bu blogu yazmamda bana şevk veren destek veren beni cesaretlendirenher zaman yanımda olan  biricik eşim Funda Gürel'e teşekkür etmek istiyorum.  

   Başarılı bir fotoğrafçı olabilmek için size güvenen ve sizin değerlerinize sahip çıkan insanların yanınızda olması ilk önceliğinizdir. Bu yolda başta beni fotoğraf ile tanıştıran Canım BabamAhmet Gürel'e kayıtsız şartsız bana destek olan Canım Annem Işın Gürel' ve Canım Kardeşim Evrim Gürel'e  ve Bu macerada omuz omuza mücadelede bir an olsun bana güvenini emeğini esirgemeyen ortağım Orçun Okul'a , Enerjisi çalışkanlığı ve tüm güzelliğiyle ekibimizin değerli fotoğrafçısı Uğur Kaplan'a ve Beni bu yolculuğumda kollarını açarak karşılayan ve hiçbir zaman desteğini esirgemeyen canım eşim Funda Gürel'e Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Hepinizi çok seviyorum....
   Tabiki bizlere güvenen bizlere dost ellerini uzatan tüm müşterilerimize teker teker teşekkür etmek istiyorum

   Etkin Gurel'in öz geçmişini nelerden geçerek bu zamana ulaştığını okumak sizi sıkmayacak ise size 2008 yılında fotografa gönül verenlerin biraz heveslerini kırmak isteyen bir beyfendinin yazdığı yazının  üzerine tüm yaşamımı ve profesyonel hayatıma başlangıcımı anlatan bir öz geçmişimi burada paylaşmak istiyorum. 

   Eğer yolun başında ve heves kırgınlığı yerine ne yaşanmış öğrenmek istiyorsanız ....

   Ben 1976 yılında izmir de bir memur ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. müfredatlartla dolu ilk orta ve lise yaşamımdan sonra öğrenim hayatımı bitirdim. Ailemde hatta net çizgilerle söyleyeyim sülalemde sanayi, ticaret vb hiçbir dalla uğraşa hiç kimse bulunmamaktadır. Bense babamın hobisi olarak tanıştığım belgesel fotoğrafla yaşamımı sürdürdüm küçüklüğümden beri. Fotoğraf makineleri zamanın şartları olarak o kadar kıymetli şeyler oldular ki ailemin içerisinde neredeyse ekonomik değerleri yüzünden liseye başlayana kadar babamın sahip olduğu Canon ve Yashica marka makineleri temizler iken yanında oturup elleyebiliyor objektifine dokunabiliyordum. Aman bir yerine bişiy olmasın telaşları içinde büyüdüm. Bir geziye gittiğimiz zaman şelaleden akan suyun uzun pozla ne kadar keyifli fotoğraflandığını yaşadım izledim onun çantalarını ödüm patlayarak taşıdım. tabi bu arada atlamadan söyliyeyim 12 yaşımda bit pazarından alınmış bir Porst marka fotoğraf makinemde vardı ve korkudan 3 ayda bir makara film bitirebiliyordum. Onunla çektiğim doğru yanlış gore gore sora sora öğrendiğim şeyleri deneye yanıla çektim paramız yettiğince bastırdım. Burada fukara edebiyatı yapmadıgımıda sanırım anlamışsınızdır ki, bundan 15 sene once fotoğraf çekmenin ne demek olduğunu bilyorsunuzdur diye tahmin ediyorum. Sonrasında ben tesadüfen güzel sanatlar fakültesi fotoğraf bölümünde okuyan bir arkadaş ile karşılaştım ve tüm bilgiye onun sayesinde ulaştım. Böyle bir bölümün varlığını neler yapıldığını öğrendim. ve bir sene bekledim sonunda çalışarak araştırarak sınavlarına girdiğim bu bölümü kazandım. ilk gününde hamam böceklerini temizleyerek başladığım karanlık oda heyecanlarını daha sonrasında birçok şey takip etti. 2. sınıfa geldiğimde ise benim fotoğraftan kopmamak için neye sahip olmam gerektiğini düşündüm. Dışarıda fotoğrafçılık yapan okulda hocalık yapan insanlara danıştım ve kendi içimde egerki ben reklam fotoğrafçılığı yapar isem hayatımın içinde fotoğraf olmaya fotoğraf kalmaya devam edecek. Ekonomik olarak ancak benim için bu keyifli olacak diye düşünerek butun yoğunluğumu butun savaşımı keyfimi enerjimi buna harcayarak çalıştım. Bu arada fotoğraf çekmek fotoğraf makinesi film sahibi olmak daha rahat fotoğraf çekmek gerekliliği için üniversite yaşamım boyunca çalışmak durumunda idim. Çok değişik işlerde çalıştım yer göstericilik yaptım tiyatrolarda gazetede bedavaya çalıştım dergilerde üç paraya fotoğraf seçtim yazdım tiyatro gişelerinde bilet sattım ve ucuz yollu öğrenci bizim işlerin fotoğraflarını çeksin düşüncelerine fotoğraflar çektim para kazandım. eni sonu geldi bu bölümü bitirdim. Bitirdikten sonra nemi yaptım sınıf arkadaşım ile birlikte kapanmakta olan bir stüdyonun malzemelerini çok cüzi bir rakama alarak gerçekten sembolik şeylerdi hibe desek yeridir 15 yıllık malzemelerle karşıyaka da 25 metre kare bir yerde kepengimizi açtık ve 6 ay birbirimize baktık insanlara tanık tanımadık herkese heyoo biz reklam fotoğrafçısıyız biz bu işi yapıyoruz die naralar attık. Uzun lafın kısası 5. senemizin sonuna geldiğimiz şu günlerde yolun başında olduğumuz bu koşuşturmada bişeylere ismimizi yazmayı bişeylere imza atmayı bir holding sahibi olmasak bile para kazanmayı başardık. bizim hakkımızda biraz daha bilgi sahibi olmak neler yaptığımızı görmek ister iseniz lütfen www.pozitifstudio.com adresini ziyaret ediniz. Ve lütfen eleştirilerinizi bizlerle paylaşınız. Tekrar ustune basarak hatırlatıyorum su yazdığım onca kelime fakir fukara edebiyatı için degil yaşadığım günleri ve başımdan geçenlerin çok kısa bir özeti. (fakat parantez içinde belirtmeliyim bu işe başlar iken beni kurulu hiçbir düzen ve para beklemiyordu.Memur emeklisi bir ailenin çocuğu neye sahip ise o Sıfır...)

   Bunları nedenmi anlattım kısmına gelir isek. İnsanların maalesef yaşadığımız bu ülke şartlarında gerçekten istedikleri işleri istedikleri paraları istedikleri ve gerçekten yetenekli oldukları konulardan kazanmaları o kadar zor ki. Fakat azda örnek olsa gerçekten istediği işi yapabilen ve bundan gerçekten zevk alarak para kazanabilen insanlarda var. ki sanırım bunlardan bitaneside benim. İşin özünde yaşadığım şu oldu keyif aldıkça daha çok para kazanmaya başladım çünkü ben insanlara hayallerini satıyorum.Onların 3 boyutlu hayallerini 2 boyuta indirgiyor onlara sadece ayna tutuyorum. Ve şunu çok iyi anladım bir işi yaparken ne o iş için sadece ve sadece universiteye gitmek yada oturup birisinin yanında ona bakarak ogrenmek yeterli degil. Fakat sunu soylemeliyim bir işte hangi iş olursa olsun üniversite yada bölüm herne ise o mekan bilgiyi edinmek bilgiyi sorgulamak ve danışmak için tek yer tek alan. Orda size bişiyler anlatmak için bekleyen insanlar ve alıp okumanızı bekleyen binlerce eser var. Üniversite yada okudugunuız bölüm sizin için bir araç bir kaynak. Okadar çok bilgiye ulaşabiliyor ve paylaşabiliyorsunuzki çunku orası gerçekten isteyerek girdiginiz bir yer ise ( tekrar soyluyorum ) gerçekten isteyerek sectiginiz yer ise size inanılmaz derecede yararlı bilgilerle donanabileceginiz bir yer. Fakaaaattt bu bolumu bitirdikten sonra gerçek dunya ile karşılaşıyorsunuz. Universite yaşamınız boyunca ogrendiginiz tüm bilgiyi bi kenara bırakıp ve unutup herşeye baştan başlıyorsunuz. Sahaya inmek bambaşka birşey. Sonra bir 4 senenizi daha gerçek yaşamı sahada fotoğraf çekmeyi fotoğrafçılığı alaylı olarak ogrenmeye başlıyorsunuz.Ustalardan ustatlardan tecrubeler ediniyorsunuz. yaşanmış hikayeleri dinliyor onları deniyor hayata geçiriyorsunuz.Bir sureyi boyle yaşadıktan sonra ise 4 sene boyunca akademide ogrendikleriniz birden bire zihninizden açıga çıkmaya başlıyor gun ışıgına kavuşuyor ve iki yonden aldıgınız bilgiler harmanlanmaya ve bir bakmışsınız bi çok donanım birden işlerinize yansımaya başlıyor. Konunun aslına doner isek bir işi yapmak ve o işten para kazanmanın o kadar zor olduğu bu zamanda ve bu ulkede ki ben birde bu mucadeleyi İzmirde yapmayı kafasına takmış bir insan olarak soylemek isterim oda ayrı bir konudur özellikle kendi meslegim için soylemeliyim bu işin sahada tozunu yutmak ve bu işi aynı zamanda akademik olarak yaşamak ve her ikisini bir araya getirmek bana çok şey kazandırdı. Burada genç arkadaşlara şunu soylemeliyiz. Universiteye neden gideceksin niye gideceksin amacın ne ve ne olmak istiyorsun hangi işi yaparken kendini özgür hissediyorsun. sana ne yaparken para verirler ise çok mutlu olursun. Bunun uzerine butun bu yazdıklarımı hayata geçirdiklerinde sanırım onlarda bana bu konuda yıllar sonra hak verecekler. Ben kendi adıma bişiy soyliyeyim ben çokmu iyi fotogaraf çekiyorum hayır.Rahmi koç kadar paramı kazanıyorum hayır. Ama yaptıgım işi çok seviyor ve her karemden sonda bir sonraki kareöin daha iyi olması için mucadele ediyor savaş veriyorum ve sanırım bu savaş mezarda bitecek. Bit pazarından alınma makine ile başladığım bu seruvende şimdi teknolojinin sapıtmış ruyaları uzerinden sörf yapıyor ve deli gibi peşinden koşturmaya çalışıyorum. Ama her adımımda yavaş yavaş adım adım buyumeye para harcarken teknolojiye yatırım yaparken hep akıllı davranmaya ve o yararlandıgım teknolojinin suyunu çıkarana dek istifade etmeye çalışıyorum. Hergun yeni bişey ogreniyorum vede ogrenmeye devam edecegim. bunun yaşı sonu başı yok. Vede verdiginiz ogutlere hem katılarak hemde hic katılmayarak bir işe bir meslege yonlenecek arkadaşlara her ne yapıyorlarsa yapsınlar en iyi nasıl yapmayı ogrenmelerini elimden de birşey geliyorsa onlara yol gostermeyi deniyorum. Onlara siyah karamsar sayfalar açmıyorum pembe hayal dolu sayfalarda açmıyorum. Onlara sadece beyaz bir sayfa açıyor içlerini kendilerinin doldurmalarını istiyorum o kadar. Oyuzdendirki bu bölüme yada bolumlere gerçekten içlerinde bu heyecanı gorenler gitsinler denesinler denesinler ellerinden geleni ardlarına koymasınlar. Askerden kaçmak için yada koca bulmak için degil universiteye birşeyler ogrenmek için gitsinler. Gerçek yaşamda da ilk başta sadece para kazanmak için degil birşeyler öğrenmek için çıraklık yapsınlar fırça yesinler toz yutsunlar emegi ogrensinler. Ben asla bir fotoğraf sanatçısı olamıyacagım fakat zenaatimin gerektirdigi en iyi şekilde çalışmaya devam edecegim. Bu zenaati yaşatmaya ve başkalarınada ogretmeye çalışacagım. Bilgi paylaşıldıkça güzel nerde olursa olsun. Usta çırak akademisyen ögrenciher ne olursa olsun .
   Bu arada ufak bir dip not teknoloji bukadar gelişti diye sizin işiniz bitti herkez marketten bir dijital makina alıp fotoğraf çekiyor dediler ben aksini idda ederek evet herkez şansını bir kere deneyecek ve sonra o teknoloji ile daha güzel sonuçlara ulaşabilen profesyonel insanlara yonelecek diyerek işime daha da çok sarıldım ve gerşekte dedigim gibi oldu ben daha çok para kazanmaya başladım. Fakat teknoloji benim iş yaşantımı kolaylaştırdımı hayır tam tersine dahada zorlaştırdı.eskiden sadece dia yı çekip banyoya gonderip teslim eder iken şimdi ise renk ayrımlarını ben yapmak zorunda olup daha çok mesai harcayıp ama her anını ben yaşayarak kazanıyorum . Evet fotografçı enflasyonu bizim enflasyonu geçti canavar oldu. Fakat unutulmaması gereken bir durum var her insan ıslık çalabiliyor ama ses sanatçısı yada şarkıcı olamıyor :)
   Hayat evet gerçekten bir macera ama o macerayı yaşamak kişinin elinde...
   Şimdiden bu maceraya atılmak isteyenlere başarılar diliyorum...